Güncel Patoloji Dergisi 2017 , Vol 1 , Num 3
NAZOFARENKS DIŞI LENFOEPİTELYOMA BENZERİ KARSİNOMLARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE EBV-ENCODED RNA (EBER) İLİŞKİSİ
Seher Darakcı1, Aslı Çakır2, İlknur Türkmen (çetinaslan)2, Özlem Canöz1
1Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı
2İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı

Özet

AMAÇ:

Lenfoepitelyoma benzeri karsinomlar (LEK) yoğun lenfoid stromaya sahip andiferansiye malign epitel hücrelerinden oluşan neoplazmlardır. Nazofarenks dışında LEK’lar nadir olarak görülmekte olup tükrük bezi, mide, akciğer, timus, deri ve daha az oranda da diğer organlarda (tiroid, meme, kolon, hepatobiliyer sistem, böbrek, mesane, prostat, serviks, endometrium gibi) bildirilmiştir. Nazofarenks dışı LEK’lar, agresif seyirli nazofarenks tümörleriyle karşılaştırıldığında daha iyi klinik gidişlidir ancak lokal yayılım, anjioinvazyon ve lenf düğümlerine metastaz yapma potansiyeli göstermektedirler.

Epstein-Barr virüsü (EBV), çeşitli lenfoproliferatif hastalıkların yanı sıra, epitelyal neoplazmların, özellikle de andiferansiye nazofarenks karsinomu ve LEK'un patogenezinde rol oynar.

Amacımız iki merkezde nazofarenks dışı LEK tanısı verilen vakaların lokalizasyon, klinik ve histopatolojik özellikleri yanı sıra EBV ilişkisini dökümante etmektir.

MATERYAL-METOD:

İki ayrı merkezden (Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi) elde ettiğimiz serimiz, 2010-2016 yılları arasında tanı alan 13 nazofarenks dışı LEK vakasından oluşmaktadır. Vakalara ait yaş, cinsiyet, tümör yerleşim yeri, primer hastalık öyküsü ve histopatalojik dereceleri not edilmiştir. Vakaların EBV pozitifliği EBER in situ hibridizasyon (ISH) yöntemi ile incelenmiştir.

BULGULAR:

Vakaların 7’si kadın, 6’si erkek ve yaşları 48-87 aralığında (ortalama: 61) idi. Tümörlerin üçü mesane, ikisi meme, ikisi mide, biri larenks, biri timus, biri mandibula, biri ağız tabanı, biri deri ve biri de serviks yerleşimliydi. Tüm tümörler yüksek dereceliydi. Uygulanan EBER-ISH ile vakaların 3’ünde pozitif sonuç elde edildi. Bu vakalar meme, mide ve ağız tabanı lokalizasyonlu idi. EBV pozitif vakaların geriye dönük araştırmasında nazofarinks karsinom hikayesi saptanmadı.

SONUÇ:

Literatürde nazofarenks dışı LEK’lar ile EBV ilişkisi ‘fore-gut’ orijinli organlar olan mide, tükrük bezi, timüs, akciğerde bildirilmiştir. Bizim serimizdeki EBV pozitifliği izlenen meme ve ağız tabanı lokalizasyonunda LEK’larda literatürde EBV pozitifliği tanımlanmamıştır. Ağız tabanı yerleşimli vakanın gelişim paterni yönünden nazofarinksle benzer olması nedeniyle şaşırtıcı değildir. Ancak meme ilişkili EBV pozitif-LEK vakası literatürde olmadığı için nazofarenks LEK metastazı yönünden sorgulanmayı gerektirebilir.