Güncel Patoloji Dergisi 2017 , Vol 1 , Num 3
MESANEDE SOLİTER FİBRÖZ TÜMÖR: OLGU SUNUMU
Feyza Demir1, Remzi Erten1, Zehra Akman İlik1, Funda Çalışkan Şenköy1
1Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, Van

Özet

Giriş

Soliter fibröz tümör (SFT) çoğunlukla plevra yerleşimli olup fibroblastik malign potansiyele sahip mezenkimal bir tümördür. SFT’ler kalın hiyalinize bantlarla ayrılmış hiposellüler ve hipersellüler alanlara sahip ince duvarlı dallanan hemanjioperistoma benzeri damarları içeren iğsi hücreli bir tümördür. Bu hemanjioperistoma benzeri dallanan vasküler yapılarından dolayı geçmişte Hemanjioperistoma olarak adlandırmışlardı. SFT’ler miksoid değişiklikler, fibrozis alanları interstisyel alanda mast hücrelerini de sıklıkla içerirler. Bu tümörler daha az sıklıkla ekstraplevral bölgelerde de görülebilir. Ürogenital bölgede görülmesi oldukça nadirdir. Mesane kaynaklı SFT’ler daha çok 42-67 yaşlarında görülürler.

Olgu

Üroloji polikliniğine ağrısız hematüri şikayetiyle başvuran 51 yaşındaki erkek hastaya yapılan ultrasonografide mesane posteroinferiorda büyük boyutu 62 mm olan kitle tespit edilmiş olup bilgisayarlı tomografide kitlenin lümene protrüde, mesane duvarı yerleşimli olduğu belirtilmiştir. Magnetik rezonans incelemede lezyonun sol taraf pelikaliksiyel sistemde grade 3 hidronefroza neden olduğu saptanmıştır. Transüretral rezeksiyon materyalinin mikroskopik incelemesinde; hiposelüler ve hiperselüler alanlara sahip gelişigüzel girdaplar oluşturan iğsi hücreler ve vasküler yapılardan oluşan mezenkimal tümör izlendi. Hafif-orta derecede sellülarite ve hafif atipi izlenirken; mitoz, atipik mitoz ve nekroz görülmedi. Yapılan immünhistokimyasal incelemede neoplastik iğsi hücrelerde CD34, vimentin, Bcl2, CD99 ile boyanma izlendi. Düz kas aktini, Desmin, S100, ALK ve Kalponin ile boyanma görülmedi. Ki-67 prolifersayon indeksi %2 olarak değerlendirildi. Olgu histopatolojik ve immünhistokimyasal bulgular eşliğinde “Soliter fibröz tümör” olarak raporlandı.

Sonuç

Soliter fibröz tümörler sıklıkla benign olmasına rağmen literatürde malign SFT’ler de bildirildiğinden ayırıcı tanıda sellülarite, atipi, mitotik aktivite ve nekroza dikkat edilmesi gerekmektedir. Benign veya malign olgularda hastalar çoğunlukla ağrı ve ele gelen kitle; daha az sıklıkla hematüri, dizüri ve sık idrara çıkma şikayeti ile doktora başvururlar. Bizim vakamızda hasta daha az sıklıkta görülen ağrısız hematüri şikayeti ile polikliniğe başvurmuştur. Olgumuzun diğer dikkat çekici unsuru; grade 3 hidronefroza yol açması ve benign davranışlı bile olsa tedavisinin olası bir böbrek yetmezliğini önlemiş olmasıdır.