Güncel Patoloji Dergisi
2018, Cilt 2, Ek Sayı
EPS516(862 - Yenidoğanın oral kaviteye uzanan dev maksillofasiyal teratomu: olgu sunumu
Pediatrik ve Perinatal Patoloji
1 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Patoloji Abd, Konya
2 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Abd, Konya
Giriş:
Teratomlar vücudun çeşitli bölgelerinde gözlenebilen, endodermal, ektodermal ve mezodermal kökenli dokulardan kaynaklanan lezyonlardır. Çocularda genellikle sakrokoksigeal bölge, gonadlar, mediasten, retroperitoneum, karaciğer ve santral sinir sisteminde görülürler. Baş-boyun bölgesi lokalizasyonu nadir olup (bildirilen teratom vakalarının yaklaşık %2?si) az sayıda vaka bildirilmiştir. Kongenital İntraoral teratomlar yaklaşık 4000 doğumda 1 oranında meydana gelir.
Olgu:
Inrauterin maksillofasyal teratom tanısı olan hastanın doğumu takiben 1. günde yapılan MR?ında fasyal bölgeden oral kaviteye uzanan, kistik ve solid komponentli, egzofitik büyüyen, heterojen kitle lezyonu tespit edildi. Lezyonun yumuşak ve sert damakla ilişkili olduğu ve dili posteriora ittiği tespit edildi. Nazal kaviteye uzanımın solda mevcut olduğu görüldü. Orbitaya belirgin uzanımın saptanmadığı, etraf kemik dokularla ilişkisi net olarak değerlendirilemeyen olgu Kulak Burun Boğaz bölümünde doğumu takiben 3. günde ameliyata alındı. Patoloji laboratuarına gönderilen materyalin makroskopik incelemesinde 2 adet büyüğü 18x12x5,5 cm küçüğü 6,5x6x4,5 cm ölçülerinde üzerinde geniş bir kısmında deri izlenen orta sertlikte sınırları düzensiz multinodüler multikistik ve solit komponentleri olan lezyon tespit edildi. Kesitlerle taranan doku parçalarının kesit yüzeylerinin kirli sarı, yer yer kahverenkli, non homojen solid-kistik olduğu, kistlerin içerisinden seröz mayi boşaldığı, yer yer kemik yapılarının mevcudiyeti belirlendi. Mikroskopik olarak keratin içeren çok katlı yassı epitel, adneksiyal yapılar, glandüler oluşumlar, yaygın nöroglial elemanlar, koroid pleksus oluşumları, yağ dokusu, kıkırdak ve kemik yapılar belirlendi. İmmatür elemanların izlenmediği olgu matür kistik teratom olarak raporlandı.
Sonuç:
Teratomlar genellikle benign lezyonlar olup bazen malign gelişim gösterebilirler. Ağız içi yerleşimli teratomlar küçük boyutlarda ise yeme içme geçişini engellemeyebilir ancak dev boyutlu teratomlarda yeme içme hatta nefes alışverişinde tıkanma meydana gelebilir ve mortaliteye sebep olabilir. Etyoloji ve patogenezleri hala bilinmez. Eş zamanlı diğer organ anomalilerine eşlik edebilirler. Cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. Olgumuz dev boyutlu oral kavite uzanımlı teratom vakası olup nadir görülmesi sebebiyle ve radyolojik, makroskopik ve mikroskopik görüntüler eşliğinde sunuldu. Anahtar Kelimeler : teratom, dev, oral, pediatrik, maksillofasiyal
2 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Abd, Konya
Giriş:
Teratomlar vücudun çeşitli bölgelerinde gözlenebilen, endodermal, ektodermal ve mezodermal kökenli dokulardan kaynaklanan lezyonlardır. Çocularda genellikle sakrokoksigeal bölge, gonadlar, mediasten, retroperitoneum, karaciğer ve santral sinir sisteminde görülürler. Baş-boyun bölgesi lokalizasyonu nadir olup (bildirilen teratom vakalarının yaklaşık %2?si) az sayıda vaka bildirilmiştir. Kongenital İntraoral teratomlar yaklaşık 4000 doğumda 1 oranında meydana gelir.
Olgu:
Inrauterin maksillofasyal teratom tanısı olan hastanın doğumu takiben 1. günde yapılan MR?ında fasyal bölgeden oral kaviteye uzanan, kistik ve solid komponentli, egzofitik büyüyen, heterojen kitle lezyonu tespit edildi. Lezyonun yumuşak ve sert damakla ilişkili olduğu ve dili posteriora ittiği tespit edildi. Nazal kaviteye uzanımın solda mevcut olduğu görüldü. Orbitaya belirgin uzanımın saptanmadığı, etraf kemik dokularla ilişkisi net olarak değerlendirilemeyen olgu Kulak Burun Boğaz bölümünde doğumu takiben 3. günde ameliyata alındı. Patoloji laboratuarına gönderilen materyalin makroskopik incelemesinde 2 adet büyüğü 18x12x5,5 cm küçüğü 6,5x6x4,5 cm ölçülerinde üzerinde geniş bir kısmında deri izlenen orta sertlikte sınırları düzensiz multinodüler multikistik ve solit komponentleri olan lezyon tespit edildi. Kesitlerle taranan doku parçalarının kesit yüzeylerinin kirli sarı, yer yer kahverenkli, non homojen solid-kistik olduğu, kistlerin içerisinden seröz mayi boşaldığı, yer yer kemik yapılarının mevcudiyeti belirlendi. Mikroskopik olarak keratin içeren çok katlı yassı epitel, adneksiyal yapılar, glandüler oluşumlar, yaygın nöroglial elemanlar, koroid pleksus oluşumları, yağ dokusu, kıkırdak ve kemik yapılar belirlendi. İmmatür elemanların izlenmediği olgu matür kistik teratom olarak raporlandı.
Sonuç:
Teratomlar genellikle benign lezyonlar olup bazen malign gelişim gösterebilirler. Ağız içi yerleşimli teratomlar küçük boyutlarda ise yeme içme geçişini engellemeyebilir ancak dev boyutlu teratomlarda yeme içme hatta nefes alışverişinde tıkanma meydana gelebilir ve mortaliteye sebep olabilir. Etyoloji ve patogenezleri hala bilinmez. Eş zamanlı diğer organ anomalilerine eşlik edebilirler. Cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. Olgumuz dev boyutlu oral kavite uzanımlı teratom vakası olup nadir görülmesi sebebiyle ve radyolojik, makroskopik ve mikroskopik görüntüler eşliğinde sunuldu. Anahtar Kelimeler : teratom, dev, oral, pediatrik, maksillofasiyal